İlk başlarda
okumadığım. Günde anca bir bölüm okuduğum kitabı sonradan sevmem kadar güzel ve
manyak kitap. Yani kitabı ÇOOOKKKK sevdim. :D Ah ulan ağğğ… Nolurdu bize de
verileydi böyle prenss.. Bizde öyle şans nerede arkadaş…. Hey canım benim ya…
Şimdi, kitap size böyle
eski zaman gelebilir ama değil onu bir söyleyelim. Ama bu zamanın eski zamanı
gibi.. Haha.. Nasıl bir cümle kurdum ya..Bu zamanda akıyor. Akıyor ne arkadaş.
Geçiyor. :D Ama eski zamandaki gibi giyiliyor. Güzel da işte güzelll.. aaa.. :D
Yalnız ben, biz, böyle
kitapları okuyoruz ya. Heh işte. Biz gerçek hayatta hiç sevemicez galiba. :D Ya
bunları okuyoruz beklentimiz artıyor.. Gerçek hayatta böyle birini aramaya
başlıyoruz. Ama, bilmiyorum ya. Gerçekte var mıdır ki böyleleri? Oldu mu bulan?
:D
Kızla. Niye adını
kullanmıyorsam. America ile Maxon arasındaki o bağ. Konuşmalar o kadar güzel
ki. Ah. Pardon bir şeyi düzeltmek istiyorum. PRENS MAXON… :D <3 Böyle hani
ilk başlarda konuşmalarına bakılırsa dedim ya bunlar kanki misali takılıyorlar
nasıl olacak bunların arasında bir şey. Hatta öyle bir şey var ki America diğer
kızlar hakkın da PRENS MAXON tüyolar veriyor. O derece yani. :p :D Ama sonra
öyle bir bağlıyor ki… Yani hey maşallah. O nasıl bir bağlamadır. Ama çok güzel bir
şekilde, onların arasında bir şey olmayı oluşturmuş ki. Rahatlattı beni yaovvv…
Hele bir birlerine bunu söylemeleri o kadar güzel ve masumdu ki. Orayı okurken
kalkıp sevinçten böyle odanın ortasın da garip sesler çıkarıp, hareketler yapıp
kahkaha attım yani… :D
Ve kabul ettiğim bir
gerçek var. Ben ikinci kitabı olan Elit’i okumaya korkuyorum. Yalan yok arkadaş
kız kardeşim (sümeyra) ve Ezgi (davşan) okudular ve sinirliydiler yani kitabı
okurken. Kitabı okumadım ama onların tavırlarından esinlenerek böyle diyorum.
Ama kitabı okuyunca göreceğiz bakam.
Ve bir sıra bozukluğu
var. Ben yavaş okuduğumdan. :D Kardeşim ikinci kitabını benden önce
bitirdiğinden o hemen yorumu attı. Ben daha şimdi yazıyorum. Yani ikinci kitabıun
yorumu benden önce ki yerlerde. Söylemiş olayım da. :D
Ve… Ne olurdu sayfa
sayısı biraz daha olaydı demi… Ya biz kitap okurları düşünün demi. Ama işte
neylersin. :/ Ama güzel güzel he.. Ya o kapaktaki elbisenin modeli, rengi..Of
anam of…Ben hep öyle elbiseleri sevmişimdir. Böyle, arada keşke onları
giyebilsek. Sen hareket ettikçe böyle salınıp sallanmaları. <3
Ve işte o kitaptan alıntılar... Bunlar o güzel kitabın, güzel bölümlerinden ki kitabın hepsi güzel ama öne çıkanları... Tatatatammm... :D
~~~~
Ondan uzakta olmak bana acı veriyordu. Bazı günler ne
yapıyor diye düşünmekten çılgına dönüyordum. Bununla başa çıkamadığım
zamanlarda müzik alıştırmaları yapıyordum.
~~~~
“ Sabah onunla tanışacağımıza inanabiliyor musun?” diye
sorarak, kendince daha önemli bulduğu konuya geçiş yaptı.
“Aslında, hayır, inanamıyorum.” Maxon, sanki saraya dadanmış bir hayalet gibiydi.
İma edilen ama asla orada olmayan.
~~~~
Kapıyı ardına kadar açtım; Maxon beni gördüğü için
şaşırmıştı.
“Hizmetçilerin nerelerde?” diye sorarken, odamı gözden geçiriyordu.
“Gittiler. Akşam yemeğinden dönünce onları gönderiyorum.”
“Her gün mü?”
“Evet, tabii ki. Kıyafetlerimi tek başıma da çıkarabilirim, teşekkürler.”
Maxon kaşlarını kaldırıp gülümsedi. Kızardım. Cümlenin bu şekilde anlaşılmasını
istememiştim.
~~~~
Hahaha... Anlaşıldı bile beaa... :D Ay orayı okurken de koptum gittim ya..
Koyduğum resim siyah beyaz çekilmiş ama gerçeği bu ------->
Güzel değil mi ama ya... :D
Neyse artık başka kitap yorumunda veya daha değişik konularda yazdığım yazılarda görüşürüz. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder