Aslında bu kitabı
bulup, görmem, okumaya başlamam sonra okumaya devam etmem tam bir…
Arkadaşımla kütüphanede
buluşacaktık (Davşanla:) ben birazcık erken gelmişim. Onun gelmesini beklerken
kitaplara göz atayım derken bu kitap gözüme çarptı. Baktım şöyle bir açtım ilk
sayfayı okumaya başladım. Anlatışı iyiydi. Yani sade, normal. Girişi iyi yapmıştı desek daha iyi olur. İlgi
çekti.
Normalde kütüphaneden
kitap almam. Çünkü evde okuyacak çok kitabım var. Ben bitirmeden kız kardeşim
(Sümeyra) yenilerini alıp eklediğinden ya da Ezgi kitap aldıkça okumam için
verdikçe falan bende kitap sıkıntısı olmuyor. İyi ki böyle bir kardeşim ve
arkadaşım var. Sağolun. :) <3
Çok okurum ama öyle
hızlı hızlı okumam. :)
Neyse, kitaba gelelim.
Kitap öyle çok iyi, ah çok muhteşem diyecek kadar yok. Ama berbat, hiç güzel
değil diyecek kadar da değil. Okunması iyi, hemen biter. Sıkıcı değil. Bulut ve
Umut adındaki iki kardeşin maceralarını daha doğrusu başından geçen yaşadıkları
olaylar anlatılıyor. Kitap Umut’un ağzından anlatılıyor. Umut; uslu, sakin bir
çocuk. Bulut ise; yerinde duramayan, başına değişik olaylar gelen bir çocuk.
Bulut, Umuttan iki yaş küçük. Umut abi. Bu kitap bir tür, nasıl desem günlük
gibi ama değil gibi de. Anı kitabı gibi. Evet, daha çok anı kitabı gibi
gözüküyor. Geçmişte başlarından geçen olayları anlatıyor gibiydi.
Kısaca kitabı
sıkılmadan okudum. Kitap hakkında konuşacak pek bir şey yok. Diyalogları falan
iyi.
Kitap da bazen sinir
olduğum yerler oldu. Bir taraf; yani anne tarafı Bulut’u, baba tarafı Umut’u
seviyor gibiydi. Tabi teyze ve amca da olay. Amca Bulut’u alıp geziyor,
eğlendiriyor. Teyzenin Bulut’a haksızlık yapılıyor diye Bulut’la ilgilenmesi
daha çok. Ama tabi her ikisini de çok seviyorlar. Ama işte dışa böyle
yansıtılıyor. Amcanın Bulut rahatsızlanınca çok kötü olması hep başında
beklemesi falan.
Hasta, yani
rahatsızlanma falan dedim diye kitabın hastalıkla mücadele ile ilgili falan
olduğunu düşünmeyin. Sadece üşütmeden dolayı oluşan bir şey. :)
Ve kitabın içinden bazı
yerler;
Güneş her akşam seyrettiğimiz muhteşem tabloyu
çizmeye hazırlanıyordu. Dedemle ikimiz bu ana bayılıyorduk. Bu saatlerde güneş
sanki önce iyice büyüyor büyüyor, ardından turuncu rengi alıyor, böyleyken
kendisini seyretmemiz için bize fırsat veriyor ve arkasından kızarmaya
başlıyordu. O kıpkızıl olmuşken, artık iyice yoruluyor, dağa kendini
yaslıyordu. Yavaş yavaş küçülüyor ve dağın arkasından yok oluyordu. Yarına
kadar sürecek olan bir ayrılık başlıyordu.
~~~~
Çok merak ederim. Hayat gerçekten hep sınavlardan mı
oluşuyor?
Yazılı sınavı, sözlü sınavı, Anadolu lisesi giriş
sınavları, üniversite sıvanı, yeterlilik sınavı, işe girme sınavı, terfi etme
sınavı vs… sınav sınav sınav.
Peki hayat ne zaman rahatça yaşanacak?
Ben ne zaman uçurtmamı istediğim gibi uçuracağım, ne
zaman?
~~~~
Okul müdürümüz aldı mikrofonu eline. Geçen yıllardan
biliyorum. Konuşmayı çok sever. Bir başladı mı hava soğuk mu, yağmur yağıyor mu
hiç düşünmez. Konuşur da konuşur. Aslında o bu kadar uzun konuşmasa öğrenciler
onu daha dikkatli dinleyecekler. Müdür bey çok uzun konuştuğu için bizim de
ilgimiz dağılıyor, kendisini daha fazla dinleyemiyoruz.
~~~~
Her yerde okulun açılışı böyle oluyor arkadaşım ya... :D Kitap da bile... Doğru söylüyor yani. Niye o kadar uzun konuşursunuz ki? Ve birde kısa tutacağız demeleri yok mu. :D Hahaha...
Evet, bir kitabı daha
okudum. Okumadığım daha kaç milyon kitap kaldı acaba. :D Yeni kitaba da
başladım. Bitince onunda yorumunu yapacağım. Tabi benden önce bizim kızlardan.
Daha doğrusu Ezgi yapmazsa. :D Yapmaz yapmaz… :D
Görüşmek Üzere... ^_^
bu kitabı nasıl temin edebiliriz ? bulamıyoruz
YanıtlaSil